Günümüz ilişkilerinin klasik sendromlarından biri olan trip, kendimizi güçsüz ve mutsuz hissettiğimizde üste çıkmak için sıkça başvurduğumuz davranışlardan biri. Varlığımızı fark ettirmek için surat asma, sorulara cevap vermeme ve duymazlıktan gelme gibi yöntemlerle karşımızdaki insana hayatı zehir etme çabası olarak da tanımlayabileceğimiz trip, ilişkilerimizde “normal” sayılabilecek dinamiklerden biri haline geldi. Öyle ki, büyük-küçük, kadın-erkek ayırt etmeksizin insanlar arasında bir enfeksiyon gibi yayılmaya devam eden trip atma davranışı, sadece sevgilimize ya da eşimize değil, sokaktaki insanlara bile yansır oldu; adı da kondu: Tribal Enfeksiyon.
Trip çağımızın vebası sanırım. Sağa sola ne yana baksam trip atan insanlar görüyorum. Bana sorsan, ben, dünyanın en kolay, en tripsiz, en çöpsüz üzümü insanıyım ama çevremdekilerin benle aynı düşüncede olduklarını hiç zannetmiyorum. Malum kadınların hassas günlerinde bazı hassas sıkıntıları ortaya çıkabiliyor. Geçen aylarda yine böylesine hassas dönemimde bakkalın çırağına trip atarken buldum kendimi. Bir sevgilim olsaydı muhakkak bu eşsiz deneyimi kendisine yaşatırdım ama yalnız olduğum için bizzat bakkala trip atmakla yetiniyorum.
Sevdiğim bir ayran markası var, adamlar ayranı güzel yapıyorlar, yapabileceğim bir şey yok. Bakkaldan ayranı istedim, hoop sevmediğim marka ayran geldi. Bir ağlamaya başladım, “Beni neden ciddiye almıyorsunuz, neden dinlemiyorsunuz!” diye. Sanki bakkalla aramda bir ilişki var ve bu ilişki yasak, bakkal beni aylardır “Karımdan boşanacağım” diye oyalıyor gibi attım tribimi. Bakkalın çırağı şoka girdi karşımda bakıyor. Ama ben haklı tribimle; NEDEN CİDDİYE ALINMADIĞIMI öğrenmek istiyordum. Gözlerimden yaşlar hunharca akarken, bakkalın çırağı elimdeki poşeti kaptığı gibi “Yav abla değer mi hiç, ben hemen değiştiririm ayranı. Ağlama gözünü seveyim, üzer miyiz biz seni hiç?” diye beni telkin etmeye çalışıyordu.
Ama bana sorarsanız ben kesinlikle trip atan biri değilim, sevgilim kız arkadaşlarıyla dışarı mı çıkıyor, asla sorun yapmam, adamı ellerimle giydirir, güzel kokular sürer öyle yollarım. (Geri döndüğünde eşsiz hazırlanmış cinayet planıma intihar süsü verilmiş olduğundan habersiz çıkardı.)
Adam beni aramıyorsa asla sorun çıkarmam, her zaman bilirim ki bir işi olabilir. (Muhtemelen telefonumu kapatmış bütün sülalesine trip atıyorumdur.)
Mesajıma geç cevap verildiğinde altında başka anlamlar aramam. (Ben de geç cevap veririm! Dişe diş kana kan!!!)
Doğum günümü mü unutmuş, asla bunu kafasına kakıp kendisini kötü hissettirtmem. Açıkçası bu sıkıntıyı daha önce hiç yaşamadım. Doğum günüme 1 ay kala alnıma yazdığım için insanların unutmasına pek müsaade ettiğim söylenemez. Ama unutmuş olsaydı, muhtemelen acıların en bedbahtını yaşatmak için fırsat kolluyor olurdum.
Tripsiz insan yoktur. Varsa eğer, buyrun bana getirin birlikte inceleyelim, çoğaltalım. Bilim insanlarına teslim edelim, trip atma geni üzerinde çalışılsın falan filan. Ama benim asıl merak ettiğim erkek tribi nasıl bir şey oluyor? Haftaya bu konuyu araştıracağım. Biraz erkeklere soralım, beyler siz ne konuda trip atarsınız? Ayrıca hanımlar erkek arkadaşlarınızdan yediğiniz tripleri hatırlamaya çalışın, haftaya erkek tribi üzerine yoğunlaşacağız!