Uzmanımız Uzun Mesafe İlişkilerini Yazdı!

Hemen hemen hepimiz hayatımızda bir defa uzak mesafe ilişkisi yaşamış ya da yaşayan birileriyle tanışmışızdır. Cep telefonu, sosyal ağlar ve anlık mesajlaşma uygulamaları bu tür ilişkiler için hayat kurtarıcı olsa da yine de yanımızdayken bile özlediğimiz sevgilimizden kilometrelerce uzakta kalmak oldukça zordur. Uzak mesafe ilişkilerinde, “Gözden uzak olan gönülden de ırak olur” atasözünün aksini kanıtlamak için koşulsuz fedakarlık ve bağlılık gerekirken, kimileri bu sorumluluktan çekinmez; kimileri ise, karşı tarafın aşkından ölse bile uzak mesafe ilişkisine “Evet” demez.

Eskiden işler ne kadar kolaydı, sen bilmem ne efendinin çocuğuydun, mahallede herkes seni efendiliğinle tanırdı. Ailen sana münasip bir aday bulurdu, sana da el sıkışıp beğendiysen mendilini atmak kalırdı. Şimdi ise, işler iyice çığırından çıkmaya başladı. Göz renginden, saç rengine siparişe göre sevgili isteyebiliyoruz. Ama siparişimiz hep ya eksik ya da fazla geliyor.

Okyanus mu iki şehrin arası… EVET!

Ben yine böyle büyük konuştuğum, “Mesafeli ilişki mi? Hahahaha. Büyük yalan” diye naralar saçtığım günlerden birinde, sipariş üzerine baktığım harika adamla buluştum. Adam inanılmaz ince, naif, senfoni orkestrası ile yakın akrabalığı varmış gibi muazzam kibar bir şey. Ama ne kibar! O, kibarlıktan ölmek üzere, ben de artık baygınlık geçirmek üzereyim. Birkaç kadeh içtikten sonra o cağnım sofistike adam gitti, yerine Ankara pavyonları önünde volta atan bıçkın delikanlı geldi. Ben de severim samimiyeti, ne gerek var canım kasım kasım kasılmaya… Çocuğun bu doğal hali daha çok hoşuma gitti. Ama bir sorunumuz var, çocuk uzakta yaşadığını söylüyor. Bir de üstüne bana “Hadi tahmin et” diyor.

“Beylikdüzü” deyiverdim. Yani bir insan daha ne kadar uzakta olabilir ki?

Oregon” dedi adam. Bir ağız dolusu “Oregon” çıktı. “Oregon” hangi belediyemize bağlı bir küçük semtimiz diye düşünmeme bile fırsat vermedi. Bir insan okyanusun diğer yakasında yaşar mı? Hayır, köprü bile yok, metrobüsle mi geleceksin be adam!

Geç buldum erken kaybettim diye düşünüyordum. Zaten mesafeli aşka da inanmam, büyük yalan ya hani! Biz yazışmaya devam ettik. Nasıl, ne ara geçti onca zaman bilmiyorum ama yazışıp, kamerayla konuşmaya başlayalı haftalar olmuş. Ara ara tatlı kıskançlıklar yapıyoruz. Altını ısrarla çizdiğimiz bir “Ama biz arkadaşız” gerçeğimiz var. Ve tabi ki binlerce kilometre, haritada bile yerini gösteremeyeceğim bir lokasyonda yaşaması da cabası. Yine de, “Atılalım maceraya” dediğim noktaya geldik çattık. Her şeyi göze alıp bu ilişkiye sabırla devam edebileceğimi, Oregon’a gelin gidebileceğimi biliyordum. Bir gece “Şimdi biz neyiz?” konuşmasını hazırlarken, adam sevinçle nişanlanmaya karar verdiğini açıkladı. Gerçekten Beylikdüzü’nde yaşasa, ilk otobüse atlar adamı yumruk manyağı yapar dönerdim. Ama ilk uçağa atlayıp Oregon’a gitmek o kadar kolay olmuyormuş.

Meğer adam altını çizdiğimiz gerçek konusunda gerçekçiymiş. Cidden arkadaşı olarak görüyormuş. Kısa süren uzun mesafeli ilişkimden aldığım çok ders vardı. Mesafeli ilişki gerçekten zormuş ama asıl zor olan, tek taraflı yaşanan bir ilişkiymiş. Mesafeli ilişki yaşayanlarınız varsa, beri gelip bana yorumlarla ulaşarak anlatsın zorluğunu, derdini, tasasını. Haftaya ise hayatımızın en büyük sorunsalı “Şimdi biz neyiz?” sorusuna el atacağım. Aldığınız en acayip yanıtları da bana yollayabilirsiniz.

Önceki YazıSonraki Yazı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

uye_ol