Oscar Ödüllü Aşk Filmleri

Sinema, aşkın en büyük ilham kaynağıdır. Sinema salonlarını sevgililerin doldurması boşuna değil. Öte yandan birlikte izlenen filmler kadar, çiftleri birbirlerine yaklaştıran kaç şey var ki? Sinema ve aşk yan yana gelince, son günlerde gündemde epeyce yer tutan, Oscar ödüllerini de bu ikilinin yanına ekledik ve tarihten ve bugünden, Oscar ödüllü aşk filmlerinden bazılarını bu yazıda bir araya getirdik.


Silver Linings Playbook (Umut Işığım)
– En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ı 2013

Eski bir tarih öğretmeni olan Pat Salitano, yaşamında değer verdiği her şeyi bir günde yitirmiş bir adamdır. yaşadığı ciddi bir travma sonrası, mahkeme kararı ile 8 ay rehabilitasyon merkezinde tedavi görür. Çıktıktan sonra hayatını düzene koymak şartıyla ailesinin evine geri yerleşen Pat’in yegane amacı düzgün bir adam olup, işini geri almak ve karısı Vicky’yi bu sayede geri kazanmaktır.
Fakat durum Pat için sandığından daha zor olacaktır. Bir yemekte, aile dostu Tiffany ile karşılaşan Pat, genç kadınla eski eşine ulaşmak amacıyla yakınlaşır. Bir ‘iyilik’ karşılığı Pat’e yardım teklif eden Tiffany, her ikisi içinde umut ışığı olacak yeni bir kapı açacaktır. Uyarlama senaryosunu ve yönetmenliğini David O. Russell’ın üstlendiği film dram ve komedinin iç içe geçtiği bir film.

Jennifer Lawrence’a En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ı kazandıran bu film, sessiz sedasız da olsa büyük yankı uyandırdı. İlişkileri konu edinen Umut Işığım, Oscar’lı bir aşk filmi olarak çiftlere tavsiye edilir.

1358763939
Amour (Aşk)
– Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ı 2013

80’lerinde emekli ve eğitimli iki müzik öğretmeni olan Georges ve Anne, ilerlemiş yaşlarına rağmen geride kalan ömürlerini huzur ve mutluluk içerisinde geçiren bir çifttir. Ayrıca kendileri gibi müzisyen olan kızları Eva Avrupa’da onlarda uzakta ailesiyle yaşamaktadır. Yaşlı çiftin sakin hayatı bir gün Anne’nin kriz geçirip, felç olması ile altüst olur. Georges, sevgili karısına elinden geldiğince iyi bakar ama onun da yapabilecekleri sınırlıdır. Şimdi onca yıla yayılmış olan evlilikleri, bir kez daha bağlılık sınavı verecektir.
Michael Haneke’ye Oscar da dahil olmak üzere pek çok ödül kazandıran bu duygusal filmi sevgilinizle izlemek bağlılık hissinizi artıracak.

Midnight in Paris (Paris’te Gece Yarısı) – En İyi Orijinal Senaryo Oscar’ı 2012

Sonbaharda evlenecek olan Amerikalı Gil ve Inez, Inez’in babasının iş gereği Paris’e gelmesini fırsat bilip, küçük bir tatil için bu gözde Avrupa şehrinin yolunu tutarlar. Başta her şey eğlence dolu bir Avrupa kentini gezmekten ibaretken, özellikle damat adayın Gil’in Paris caddelerinde gece yarısı yaşadığı gerçek üstü maceralar sadece onun değil tüm ailenin hayatını değiştirecektir.
Zira bu genç adam, Paris’e büyük bir aşk beslemeye başlar ve edebiyatçı kimliği ve tutkusu pekişir.

Woody Allen’ı Oscar heykelciğine kavuşturan bu filmi, gülerek, düşünerek, şaşırarak ve bolca fantastik yolculuk yaparak izleyeceksiniz.


El Secreto de Sus Ojos (Gözlerindeki Sır)
 – Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ı 2010

Ülkenin en önemli mahkemelerinden birinde yıllarca sorgu müfettişliği yapan Benjamin Esposito, görevini bırakarak inzivaya çekilmeye karar vermiştir. Bu süreçte, görev yaptığı süre boyunca kendisini oldukça etkileyen bir vakayı kaleme alıp romana çevirmeyi planlamaktadır. Yaklaşık otuz yıl önce işlenen bu vahşi tecavüz ve cinayet vakasıyla ilgili detayları yeniden hatırlamaya başlayan adam tekrar bu dava üzerinde çalışmaya ve bu üstü kapanmış suçu aydınlatmaya karar verir. Belge ve bulguları yeniden inceleyebilmek için ilk adım eski çalıştığı yere geri dönmektir. Esposito için bu süreç adaletin ve vicdan kavramının acı gerçeklerinin su yüzüne çıktığı bir yolculuğa dönüşür.
Arjantin sinemasının son dönemde çıkardığı en iyi iş olan yapıt, aynı yıl En İyi Yabancı Film dalında Oscar’ı kazanıp, çeşitli festivallerden de onlarca ödülle geri döndü. Arjantin sinemasından çıkan yetenekli yönetmenlerden biri olan Juan José Campanella tarafından yönetilen film, özellikle meşhur tek plan çekilen ‘stadyum sahnesi’ ile hafızalara kazınır.

Eternal Sunshine of the Spotless Mind (Sil Baştan) – En İyi Özgün Senaryo Oscar’ı 2004

İki yıl boyunca beraber olduğu sevgilisinden oldukça şaşırtıcı bir haber alan Joel Barish, bir teknolojik deneye katılan sevgilisine ilişkilerini tamamen hafızasından silinmeden hatırlatmaya çalışmaktadır. Yani Barish’in kim olduğunu bile hatırlamamaktadır. Bu gelişme üzerine küplere binen adam, aynı prosedürü kendi üzerinde de gerçekleştirmek ister.
Film, adamın hafızaları silinirken, yaşanılan ilişkiyi gözler önüne serer. Adam da bir kez daha oldukça iyi başlayan ve sonradan tadı kaçan ilişkiyi izler. Fakat zaman geçtikçe ve sıra yaşanılan güzel şeylere gelince, üzerindeki müdaheleyi durdurmak ister. Pişman olmuştur.

En İyi Özgün Senaryo Oscar’ı kazanan film, ilişkiler konusunda bir kült film olma ünvanını taşıyor.

sil-bastan-replik


Shakespeare in Love   (Aşık Shakespeare) 
En İyi Film Oscar’ı 1998

1590 Londra’sı. Kendisi hakkında oldukça büyük umutlar beslenen bir oyun yazarı William Shakesepare, tiyatronun baskısının altında, yazar tıkanıklığıyla beraber ezilmektedir. Son yazdığı oyunlar ne yaparsa yapsın bir adım öteye gitmemektedir. Artık kendi yeteneklerini sorgulamaya başladığı bir dönemde karşısına Viola isimli güzel bir kız çıkar. William’ın ondan alacağı ilham, tüm zamanların en büyük oyun yazarlarından birinin şahlanmasını tetikleyecektir. John Madden’ın gösterildiği sene oldukça önemli dallarda tam 7 Oscar heykelciğini kucaklayan filmi Shakesepare in Love’un başrollerinde Joseph Fiennes, Gwyneth Paltrow ve Colin Firth gibi oldukça tanıdık isimler yer alıyor.


Titanic (Titanik)
 – En İyi Film Oscar’ı 1997

Dünyanın hatırlamak istemediği türden felaketlerden olan Titanik faciası, dev prodüksiyonların yönetmeni James Cameron tarafından çekilen görkemli bir film.
Teknolojinin son sürat ilerlediği bir dönemde, insanlar üstesinden gelemeyecekleri hiç bir sorun olamayacağına inanma’da birkaç yıl geçirdikten sonra Amerika’ya dönmekte olan, Jack adlı genç bir ressam ile nişanlısı ve annesiyle Philadelphia’ya giden Rose adlı genç bir kız da vardır. İki genç, şans eseri tanışacak, aralarındaki sınıf farkına aldırmaksızın birbirlerine yakınlaşacaktır. Yola çıkılmasından dört buçuk gün sonra, 10 Nisan 1912’de, Titanic iki saat kırk dakika süren ve sulara gömülmesiyle son bulan, hazin olayların başlamasına neden olacak buz dağına çarpacaktır.
James Cameron’un, seyirciye bir zaman makinesiyle yolculuk ettiği hissini uyandırırcasına gerçeğe yakın filmi Titanic tam 14 dalda Oscar adayı olarak ‘En İyi Film’ dahil 11 ödülü kazanmıştı.

The English Patient (İngiliz Hasta) – En İyi Film Oscar’ı 1996

Micheal Ondaatje’nin aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan film, 2. Dünya Savaşı İtalya’sından Kuzey Afrika’nın savaş öncesi çöllerine kadar aşk, benlik ve savaşın öyküsünü anlatıyor. Minghelle, film boyunca aşkın farklı türlerini getiriyor karşımıza; Hana’nın hastasına duyduğu şefkat, Kip ile yaşadığı yoğun aşk, Almasy ile Katherine’in ilişkisi ve Almasy’nin milliyetçi tutkular yüzünden mahvedilen çöle duyduğu sevgi.
Tüm bu farklı hikayeleri başarılı senaryo geçişleri ile gerçekleştiren film, yönetmen Anthony Minghelle ile Juliette Binoche’un ilk ortak çalışması. 1996 yılında Oscar Ödülleri’nde de En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu da dahil pek çok ödül kazanandı.

Out of Africa (Benim Afrikam) – En İyi Yönetmen Oscar’ı 1985

20. yüzyılın başlarında Danimarka’da geçen hikaye bekar ve varlıklı bir kadın olan Karen Dinesen’in, arkadaşı Bror’a onunla evlenip evlenemeyeceğini sormasıyla başlar. Bror da bu güçlü kadın gibi aristokrat olsa da ekonomik problemler yaşamaktadır ve bu sıkıntıları aşabilmek için evlenme teklifini kabul eder. Yeni evli çift Afrika’ya taşınma planları kurmaktadır ve zamanı gelip taşındıklarında işler hiç bekledikleri gibi gitmeyecektir.
Isak Dinesen’in otobiyografik kitabı Out of Africa’dan sinemaya uyarlanan film, kaynak kitaba bağlı kalmayan özgür bir yapıttır. Ünlü yönetmen Sydney Pollack tarafından yönetilen film, Akademi Ödülleri’nde En İyi Yönetmen de dahil olmak üzere yedi dalda Oscar ödülü kazandı.


Terms of Endearment (Sevgi Sözcükleri)
– En İyi Kadın Oyuncu / En İyi Erkek Oyuncu 1983

James L. Brooks’un 30 yıllık bir döneme yayarak bir anne-kız hikayesi anlattığı filmde, Aurora ve Emma arasındaki ilişkinin iniş çıkışları Shirley MacLaine ve Debra Winger’ın içten performansları sayesinde gerçekçi bir biçimde anlatılıyor.
Zaman zaman komik, zaman zaman hüzünlü hikayede Jack Nicholson da Aura’nın sevgilisi, kadın düşkünü eski bir astronot olan Garrett’ı canlandırıyor.
Larry McMurtry’nin aynı isimli romanından uyarlanan, Jack Nicholson’a ikinci Oscar’ını ve Shirley MacLaine’e en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandıran film 5 dalda da ödüle layık görülmüştü.

My Fair Lady (Benim Güzel Meleğim) En İyi Film / En İyi Yönetmen 1964

Filmin kahramanı Eliza Doolittle, sokakta çiçekçilik yapan ve son derece küfürlü konuşan bir karakterdir. Bir gece Prof. Higgins, bir opera çıkışında kendisini görür. Eliza sadece argo konuşan biri değil aynı zamanda son derece hırçın ve kaba tavırlara da sahip biridir. Higgins ve arkadaşı Albay Pickering dil bilimcidirler ve bu kadın üzerine bahse girerler. Eliza profesörün evinde kalacak ve diksiyon kursları alacaktır. Higgins, genç kızı tamamen yola getireceğine ve Eliza’nın bir süre sonra gerçek bir hanımefendiye dönüşüeceğine emindir. Bu iş karşılığında para alacağı için Eliza olayı kabul eder.  Eliza kısa sürede ilerleme göstermekle kalmaz, gönülleri fethetmeye de başlar. Ancak olaylar, herkesin umduğundan farklı gelişecektir.
Bernard Shaw’ın eseri Pygmalion’dan uyarlanan filmin başarısı, Eliza rolünün kariyerinin zirvesindeki Audrey Hepburn’e verilmesiyle de sinema tarihinin zafer anlarından biridir.

West Side Story (Batı Yakasının Hikayesi) En İyi Film Oscar’ı 1962

Müzikal türündeki filmlerde standartları belirleyen kült filmlerden biri olan Batı Yakasının Hikayesi, unutulmaz şarkılara, başarılı koreografilere ve Romeo ile Juliet’in trajedisine sahip bir film. Birbirine düşman iki sokak çetesi olan Köpekbalıkları ve Jetler’e mensup bir genç kız ile bir genç erkeğin aşkını ve kavuşamama hikayelerini anlatan film, modern bir Romeo ve Juliet uyarlamasını müzikal türe sokuyor.

Oscar ödüllü aşk filmlerini sevgilinizle keyifle izlemenizi dileriz.

Önceki YazıSonraki Yazı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

uye_ol