Aşka Laf Anlatmak

Yaşam Koçu ve Sanat Terapisti Talyaa Vardar, Siberalem için yazdı: Aşka Laf Anlatmak

Ofisimizin yakınında yemek yediğimiz bir yer var. Eşimle birlikte sık sık oraya yemeğe gidiyoruz. Bir aile işletmesi ve zaman zaman mekanın hanımıyla sohbet ediyoruz. Geçen hafta bize, size bir dedikodu vereyim dedi, oradaki diğer insanlar bizim arkamızdan konuşuyormuş, “yine aşıklar geldi” diyorlarmış. Onlar hangi amaç ve duygularla bizim dedikodumuzu yapıyor bilemiyorum tabii ama 20. yılımızda aşıklar dedikodusuyla taçlandırılmak, doğrusu ikimizin de gururunu okşadı.

Hele de aşk mevsiminde…

Aşkla ilgili ne çok şey yazıldı, söylendi… Uğruna ne acılar çekildi. Bir sürü söz söylendi. Bu sözlerden çok bize özgü olan bir tanesi de “aşk laftan anlamaz” cümlesi. Gerçekten öyle mi acaba, aşk söz dinlemez kime ne zaman vurulacağı belli olmayan yaramazın teki mi?

Peki bu kadar ipsiz sapsız bir durum varken, neden hala aşkı arıyoruz, Leyla ve Mecnun’a rağmen hepimiz aşık olmak için ölüp ölüp diriliyoruz?

İşte aşktan canı yanmış bilim adamları ve kadınları, bu sorunun cevabını araştırıyor. Bu insanlar eden aşık oluyoruz, kime nasıl aşık oluyoruz gibi soruların cevaplarını bir bulsalar önce kendilerine deva olacaklar belki. Aşık olmayı seviyoruz çünkü aşık olduğumuzda, beynimizdeki mutluluk hormonları coşuyor. Bu hormonlar sayesinde dünya ayaklarımızın altından çekiliyor, yer çekimi kayboluyor. Üst aklımız, yani rasyonel olan, ince eleyip sık dokuyan tarafımız bizi terkediyor ve aşkın içine gömüldükçe gömülüyoruz. Fakat adı üstünde hormon, bir var bir yok, gel-gitli. Geldikçe uçuyoruz, gittikçe yere yapışıyoruz. O nedenle de hep aşık olasımız var ki uçalım, kaçalım, coşalım. İşte o yüzden sanıyoruz ki laftan anlamıyor, çünkü biz onu tüketene kadar yaşamak istiyoruz. Bir nevi bağımlılık yani…

Peki burada aşık olduğumuz kişinin rolü ne? İşte orada bilinç altımız devreye giriyor. Bilinç altımız kime aşık olacağımızı biliyor. Babamızın sevgisi, annemizin enerjisi gibi çocukluğumuzdan beri biriktirdiğimiz duygularımız bilinç altımızda aç bir çocuk olarak bizi bekliyor. Bu çocuk da neyi ve kimi seçeceğini her zaman bilemeyebiliyor. Çünkü bu çocuk neyi gördüyse seçimini ona göre yapıyor. Yani görmüş geçirmişliği kadar akıllı dersek yanlış söylemiş olmayız. O nedenle bu çocuğun önce bir gözünü açmak lazım. Ne iyi, ne kötü, ne yanlış, ne onu gerçekte mutlu eder, ne mutsuz eder? Bir bir ele alıp, bu çocukla bir konuşmalı. Ne istediğini, hangi duyguların sağlıklı olduğunu ele almalı. Bu ele alma süreci çocuğun büyümesini de sağlar… O nedenle de bazen zaman alır. Sabrederek, çocuğa dünyayı göstermeye devam etmeli.

İşte o zaman aşk laftan anlar hale gelir. Aşk biz oluruz, biz aşk. İpe sapa, sağa sola değil, gerçekten bizi mutlu edecek doğru kişilere aşık olur, doğru seçimler yapacak olgunluğa ereriz.

Aşk burada!

Talyaa Vardar, BSc, MAPS, PCC

Yönetici Koçu
Sanat Terapisti
Eğitimci

Önceki YazıSonraki Yazı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

uye_ol